2 Aralık 2018 Pazar

Kalkınmanın Lokomotifi Fikirle-9. Boğaziçi Zirvesi-Yılmaz Parlar


 


Kalkınmanın Lokomotifi Fikirler.
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Kurucu Başkanı Cengiz Özgencil 9. Boğaziçi Zirvesinde “Eski ekonomilerde toprak ve sermaye kalkınmanın lokomotifi iken, kalkınma hedeflerine ancak yeni fikirlerle ulaşılabileceğini, yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi fikirlerdir. dedi
80 civarında ülkeden siyasetçileri, iş adamlarını ve fikir önderlerini buluşturan, ana teması “Barışın Sürdürülebilmesi ve Herkes İçin Kalkınma” olan zirvenin açılış konuşmasında; Cengiz Özgencil, özetle "Eski ekonomide toprak ve sermaye kalkınmanın lokomotifi iken yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi fikirlerdir. Bu ekosistemde fikirler ne kadar özgür olur ve gelişme fırsatı verilirse, o fikirler Ar-Ge ve inovasyon olarak hayata geçerse ancak o zaman kalkınmaya ulaşılır. Üç gün boyunca dünyayı ve üzerindeki tüm canlıları farklı perspektiflerden ele alacak paneller gerçekleştireceğiz. Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından sayısız değerli ismin kuracağı bu tavsiyeli diyaloglar; umarım uyum, ahlak ve barış ortamı için sonsuz bir yapıya dönüşür" dedi.
Avrupa Birliği ve eski Devlet Bakanı Egemen Bağış, Barışın sürdürülmesi adına dünyada en çok emek harcamış olan ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğuna işaret ederek, “ Yıllardır barış için çabalayan ama çabaları reddedilen bir ülkenin liderleri bugün aramızda. Ege'de insanlık dramı yaşanıyor. Her gün boğulan çocukların fotoğrafları yüreklerimizi dağlıyor. Myanmar'da insanlık dramı malesef devam ediyor. Libya'da yaşanan istikrarsızlık hayatı son derece olumsuz etkilemiş durumda. Bir zamanlar günlük petrol satışı 500 milyon euro olan Libya, bugün vatandaşına ekmek sağlamakta zorlanır hale geldi. Katar'ın komşularıyla ilişkileri, Balkanlarda hala bir kıvılcımın bir savaşı başlatabilme ihtimali hepimizin ortak kabusu. Böyle bir dünyanın içerisinde biz barışı nasıl inşa ederiz diye İstanbul'da toplandık" şeklinde çözüm aramak üzere toplantı konusunun önemini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Polonya Eski Başbakan Yardımcısı Jacek Rostowski, Ürdün Senato Başkanı Faisal Al-Fayez, Çeçenistan Başbakanı Muslim Huçiev, Kuveyt Sanayi ve Ticaret Bakanı, Khalid Nasser Al-Roudan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Hasanov birer konuşma yaptı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, zirvenin temasını oluşturan barış ve kalkınmanın dünyamız için yaşamsal öneme sahip iki temel ihtiyaç olduğunu söyledi. Dünyanın 40'tan fazla bölgesinde savaş koşulları olduğunu ve sıcak çatışmalardan etkilenen insan sayısının son 10 yılda 2 kat arttığını belirten Akıncı, "Birleşmiş Milletler'in bu ayın başında yayınladığı rapora göre dünya nüfusunun yarısı günde 2 doların altında bir parayla geçinmeye çalışıyor. Yoksulluk, açlık, hastalık ve eğitimsizliğe yol açıyor. Bütün bunlar dünya ölçeğinde barışa uğraş vermenin ne kadar değerli olduğunun kanıtıdır. Savaşlar tüm insanlara zarar verir, barış koşulları ise kalkınmanın en önemli ivme kaynaklarından biridir. Barış ortamı yoksa sürdürülebilir kalkınma yoktur. Öte yandan sürdürülebilir kalkınma yoksa barış ortamı her zaman tehdit altındadır" dedi
Son dönemde Kıbrıs adasındaki hidrokarbon yatakları ile ilgili tartışmalara da değinen hem Kıbrıs hem de bölge ölçeğinde barış kalkınma ilişkisini test etmek için çok önemli bir fırsat bulunduğuna dikkat çeken Akıncı "Kaynakların birlikte değerlendirilmesini öngören bir vizyon sayesinde herkesin kazançlı çıkacağı ve kimsenin kaybetmeyeceği bir ekonomik işbirliği ortamı yaratılabilir. Bu ekonomik ortaklık bölgenin huzura kavuşmasının anahtarına dönüşebilir. Bugün iki toplum tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya. İki topluma ait olan doğal kaynakların yine bu iki toplumun refahını artıracak şekilde değerlendirilmesi şart. Güney Kıbrıs yönetimi ortak payları tek başına sahiplenme anlayışını terk etmelidir. Adanın zenginliklerini, projeleri hiçe sayarak sadece kendi hanesine yazma girişimi tarihsel sorumlulukla bağdaşmaz. Yapılması gereken gerginlik politikası yerine işbirliği yaklaşımıdır. Kıbrıs'ın çevresinde varlığına inanılan zengin doğalgazın diğer kaynaklarla da birleştirerek Türkiye ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması istikrar ve kalkınma yolunda önemli bir adımdır ve bu gelişmeler herkese ekonomik fayda sağlayacak. Bundan da önemlisi kalıcı bir barış ve işbirliği ortamı yaratılacak olmasıdır.”şeklinde durumun ekonomik getirisini özetledi.
TİM Başkanı İsmail Gülle "Türkiye, 2000'lerin başından bu yana çok ciddi bir değişim yaşadı. Artık büyümede, üretimde, ihracatta bir dünya markasıyız. Bugün dünyadaki 250'den fazla ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 157 ülkeye otomotiv ürünleri, 84 ülkeye uçak ve helikopter parçaları, 180 ülkeye hazır giyim ürünleri, 164 ülkeye beyaz eşya, 113 ülkeye televizyon ihraç ediyoruz.Ekim ayında yakaladığımız ve Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 15,7 milyar dolarlık ihracat, gelecek başarılarımızın da en büyük göstergesi oldu. Kasım ayında da yine aynı başarıyı devam ettirmeyi hedefliyoruz. İnanıyorum ki yeni başarılara imza atarak yıl sonunda 170 milyar dolarlık ihracat hedefimizi gerçekleştireceğiz. Ülkemize 2003 yılından günümüze 200 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu" dedi.
Gülle, bu rakamlarda Boğaziçi Zirvesi'nin de önemli rolü olduğuna işaret ederek "Zirve kapsamında bugüne kadar en az 1,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı" açıklamalarında bulundu.
Nüfus ve eğitimin artması ile teknolojinin gelişiminin tüm dünya genelinde ticaret hacminin de artmasını sağladığını söyleyen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak "19. yüzyılı imparatorluklar, 20. yüzyılı ideolojiler, 21. yüzyılı ise küreselleşme çağı olarak kabul ediyoruz. Zamanın böylece hızlı aktığı süreç içerisinde tarih boyunca insanların birbirini anlamaya en yakın olduğu süreçteyiz. Ama geldiğimiz yerde bu anlayışı yeterince oluşturamadığımızı görüyoruz. Geçen seneki zirvede 'değişimin merkezine insanı almalıyız' demiştim, bu görüşümü tekrar ifade etmek istiyorum. Farklılıklara saygı duyarak ve özgür renklerimizi koruyarak ortak bir dil, kalkınma anlayış geliştirmek bir ütopya değil, ihtiyacımız. Dünyanın bir ucunda olup bitenler artık çok yakınımızda duruyor. Artık fikirde ve harekette daha fazla birlikte olma zamanı" ifadelerini kullandı.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kopuz, dünyanın artık geçmiş yanlışlarından dersler çıkarmak zorunda olduğunu, küresel barış ve istikrarın temin edilmesi için herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.
Barış ve kalkınmanın aynı elmanın iki yarısı gibi olduğunu belirten Ali Kopuz, “Biri olmadan diğeri olmaz. Çünkü barış, huzur getirir. Huzur ticareti artırır. Artan ticaretse, refah ve kalkınmayı sağlar. Ticaret yapan, savaşı konuşmaz, birbirine kötü bakmaz. Bu nedenle, ülkeler arasındaki ticaretin gelişmesi, küresel barışa giden en kısa yoldur” şeklinde konuştu.
Kopuz, ülkeler arasındaki ticaret savaşları ve korumacı yaklaşımların, tüm dünyayı olumsuz etkileyen ve kalkınmayı engelleyen çok yönlü bir tehdit olduğuna dikkat çekti.
2019 için küresel büyüme beklentisinin bu tür eğilimlerin artması riski nedeniyle % 3,9’dan % 3,7’ye düştüğüne değinen Ali Kopuz, “Halen dünyada 192 milyondan fazla işiz var ve bu sayı artmaya devam ediyor. Bu tablo ortadayken korumacılık anlayışı, tam bir kaybet kaybet senaryosudur. Biz TOBB olarak ticaret savaşları ve korumacılık tehdidini uluslararası tüm kanallarda dile getiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki; ticaret-huzur-zenginlik bir arada yürüyor. Ticareti ne kadar kolaylaştırırsak, huzura ve zenginliğe o kadar kolay ulaşırız” dedi.
Kopuz, “Dünya Barış Endeksi’ne göre küresel çapta barış ortamının arka arkaya dört yıldır gerilediğini görüyoruz. 22 ülkede çatışmalar yaşanıyor. Birçok ülkedeyse uluslararası terörizmden kaynaklanan sürekli bir tehdit algısı hüküm sürüyor. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahi terör olaylarından büyük sıkıntı çekiyor. Özetle dünyanın her bölgesinde huzursuzluk var. Böyle bir tablo dünyanın daha fazla gerilim, daha az gelir ve istihdam üretmesi demek. İşte bölgemizin hali ortada. Suriye kan ağlıyor” şeklinde konuştu.
ABD ve Çin gibi ülkeler arasındaki ticaret savaşları küresel ölçekte kırılganlığı derinleştiriyor. Dünyada yeni bir Amerikan tek taraflılığı görülüyor. Müttefiklerini de dinlemiyor ve hatta uzaklaştırıyor. İran ve Rusya’ya yönelik tek taraflı adımlar atıyor. İşte tüm bunlar, küresel riskleri ve gerilimleri artırıyor”dedi
yilmazparlar@yahoo.com
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder