SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SANAT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2024 Pazar

Kazakistan Bağımsızlığının 33. Yılı-Yılmaz Parlar


 

  Kazakistan Bağımsızlığının 33. Yılı

Almatı’nın Alatau İlçesinden Gelen Efsanevi Müzik Topluluğu 33 Yıl Sonra Yeniden Sahnede

Müzik ve Birlikteliğin Buluşması

Almati'nin Alatau ilçesinden gelen müzik topluluğu, Kazakistan'ın bağımsızlık kutlamaları çerçevesinde Topkapı Türk Dünyası Kültür Mahallesi'nde unutulmaz bir konsere imza attı. 33 yıl önce, aynı grup, bağımsızlık günü konseriyle gönülleri fethetmişti. 33 yıl önce Kazakistan’ın bağımsızlık günü kutlamalarında verdiği ilk konserin coşkusunu yeniden canlandırdı. Bu yıl ise Türk-Kazak dostluğunu pekiştiren bir etkinlik olarak adını duyurdu.





Kazakistan-Türkiye İlişkilerinin 33. Yılı: Bağların Güçlenmesi ve Ortak Kültürel Miras

Kazakistan ile Türkiye arasında dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin 33. yılını kutlamak amacıyla düzenlenen program, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Zeytinburnu Belediye Başkanı, Kazakistan'ın bağımsızlığının 33. yılına vurgu yaparak, Türkiye’nin Kazakistan ve diğer Türk devletleriyle olan tarihi ve kültürel bağlarının ne kadar derin olduğunu ifade etti.



Başkan, Malazgirt Zaferi'nden bu yana Anadolu'ya göç eden Oğuz Türklerinin ata yurdunu geride bıraktığını, 1991 yılında Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Azerbaycan gibi Türk devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının Anadolu Türkleri için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı olduğunu belirtti. Türk dünyası, Altaylardan Tuna'ya, Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan geniş coğrafyada 250 milyonluk bir kardeşlik zinciri oluşturmaktadır.



Başkan, Kazakistan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin bağımsızlıkla birlikte başladığını, 1992 yılında Türkiye’ye gelen 10 bin Kazak öğrencisinin Türk-Kazak ilişkilerinin güçlenmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Bu öğrencilerden bazıları, ülkelerine döndüklerinde Türkiye ile Kazakistan arasında gönül elçileri olmuşlardır. Kazakistan’ın ekonomik ve diplomatik başarıları, özellikle enerji, teknoloji ve eğitim alanında, dünya çapında takdir edilmektedir.



Zeytinburnu Belediye Başkanı, Kazakistan'ın kültürel mirasına da değinerek, Hoca Ahmet Yesevi, El Farabi gibi önemli düşünürlerin Türk dünyası ve insanlık için birer rehber olduklarını belirtti. Başkan, Kazakistan’ın 33 yıllık başarı hikâyesinin, gelecekte de devam edeceğini dile getirerek, kardeş Kazak halkının bağımsızlık bayramını kutladı.

Bu etkinlik, Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlarken, Türk dünyasının ortak kültürel ve tarihi mirasının önemine de vurgu yaptı.



Ritimler ve Gelenekler

Konser, Kazak ve Türk halkları arasındaki güçlü dostluk bağlarını vurgulayan anlamlı bir etkinlik olarak dikkat çekti.

Yüzlerce müzikseverin katıldığı bu özel gecede, geleneksel Kazak müzikleri ve modern eserler sahnelendi. Türk dinleyiciler, Kazak müziğinin büyüleyici ezgileriyle adeta geçmişe yolculuk yaptı.



Konserde, Kazak müziğinin etkileyici melodileri ve zengin folklorik dansları sergilendi. Katılımcılar, müzik topluluğunun geleneksel çalgılarındaki ustalığını ve sahnedeki coşkusunu hayranlıkla izledi. Dinleyiciler, nostaljik anıların canlandığı bu etkinlikte hem eğlendi hem de kültürel mirasa tanıklık etti.



 Birlikte Daha Güçlüyüz

Etkinlik, Türk ve Kazak halkları arasındaki dostluğu sembolize ederken, geleceğe dair yeni umutlar ve işbirlikleri için bir platform oluşturdu. “Birlikte daha güçlüyüz!” sloganıyla sahne alan sanatçılar, her nota ile bu bağı güçlendirdi. Kazakistan'ın bağımsızlık coşkusunu paylaşan herkes, bu büyülü gecede tarih yazdı. Kazakistan Bağımsızlığının 33. Yılında Almatı’dan Gelen Müzik Topluluğu İstanbul’da Türk-Kazak Dostluğunu PekiştirdiTürk-Kazak Dostluğu Müzikle Taçlandı



33 Yılın Anıları Canlandı

Alatau’dan gelen bu müzik topluluğu, Kazakistan’ın bağımsızlık mücadelesiyle simgeleşmiş, ülkenin kültürel mirasının bir parçası haline gelmişti. 33 yıl önce bağımsızlık gününde sahneye çıkan aynı grup, bu kez Türk-Kazak dostluğunu pekiştirmek için İstanbul’da performans sergiledi. Hem tarihî bir bağ hem de geleceğe yönelik umutlarla dolu olan bu etkinlik, dostluk köprülerinin sağlam temeller üzerine inşa edildiğini bir kez daha gözler önüne serdi.



Etkinlikte Kültürel Paylaşım Öne Çıktı

Topkapı Türk Dünyası Kültür Mahallesi’nde gerçekleşen bu konser, sadece müzikal bir şölen olmanın ötesinde, iki ülke arasında kültürel alışverişin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Türk izleyiciler, Kazak müziği ve danslarıyla Kazakistan’ın ruhunu hissetti, Kazak misafirler de Türk kültürüne olan yakınlıklarını bir kez daha vurguladı.



Gelecek Nesiller İçin İlham Verici Bir Performans

Bu anlamlı etkinlik, iki milletin sanat yoluyla nasıl bir araya gelebileceğini, sınırları aşarak kültürlerin nasıl paylaşılabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Kazak müzik topluluğu, performansıyla sadece bugünün izleyicilerini değil, gelecekteki kuşaklara da ilham verecek bir miras bıraktı.

Konser sonunda, katılımcılar hem Kazakistan’ın bağımsızlık gününü hem de Türk-Kazak dostluğunu coşkuyla kutladı.

yilmazparlar@yahoo.com

KAYNAK


4 Temmuz 2024 Perşembe

31. Caz Festivali Ödül Töreni-Yılmaz Parlar


 

 İstanbul, Kültürü ve Sanatıyla Dünya Ölçeğinde Hak Ettiği Yere Ulaşacak

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İKSV Caz Festivali ödül töreninde yaptığı konuşmada, belediye olarak sanata ve kültüre verdikleri değeri vurguladı. İmamoğlu, "Sanatın her alanında olmayı ve yanında durmayı değerli buluyorum. Bu akşam özellikle katılmayı istedim," dedi.



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu: "Sanat ve Kültürün Yanında Olmak Onurdur"



İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 27 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda düzenlenen 31. İstanbul Caz Festivali, 3 Temmuz Çarşamba akşamı Avusturya Konsolosluğu Avusturya Kültür Ofisi Bahçesi'nde gerçekleşen ödül gecesiyle başladı. Törene, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.



İmamoğlu, konuşmasında İstanbul'un kültürel ve sanatsal zenginliğinin dünya çapında hak ettiği yere ulaşması için özgür alanların ve yaratıcılığı destekleyen ortamların önemine dikkat çekti. "Biz de bunu kent yönetimi olarak İstanbul'umuzun her anında, her noktasında, her yaşayanına hissettirmek istiyoruz," ifadelerini kullandı.





"Sanatı Bu Şehrin Her Köşesine Taşımalıyız"

Sanatın, kültürün ve yaşamın renkli hale gelmesi için ifade özgürlüğünün önemine vurgu yapan İmamoğlu, İstanbul'da sanatı her bireyin hissedebilmesi gerektiğini belirtti. "Sanatı bu şehrin her insanın kulağı duymalı, gözü görmeli, eli hissetmeli. O zaman sanat daha itibarlı, daha güzel ve daha kapsayıcı olur," dedi.



Belediyemiz Sorumluluk Alıyor ve Davranıyor

Sanata dair yapılan işlerin ve atılımların değerini vurgulayan İmamoğlu, "Kentimizin her noktasında tarihi derinliklerinden gelen bütün unsurları en güzel şekliyle görünür hale getirmek için yürüttüğümüz çalışmalar devam edecek," dedi. İmamoğlu, İstanbul'un olumlu yönde yarattığı etkinin dünya çapında yayıldığını belirterek, "Negatifin de aynı etkisi olacağını düşünerek, bu şehir negatif hiçbir şeyi hak etmiyor," ifadelerini kullandı.



İKSV'ye ve Avusturya Başkonsolosluğuna Teşekkür

İmamoğlu, İKSV'ye ve festivalin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek, "İstanbul şehri adına katkı sunan herkese, bütün kuruma, bütün yöneticilere ve emekçilere teşekkür etmek isterim," dedi. Ayrıca, Avusturya Başkonsolosluğu'na ve heyetine etkinlik için teşekkürlerini iletti.

İmamoğlu'nun konuşması, sanata ve kültüre verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi ve İstanbul'un bu alandaki potansiyelini vurguladı. Belediye olarak sanatın ve kültürün her zaman yanında olacaklarını belirtti.



Yaşam Boyu Başarı Ödülleri Nilüfer Verdi ve Nino Varon’a Takdim Edildi

Gecede, Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti Nilüfer Verdi ve yapımcı, besteci, müzisyen Nino Varon’a Yaşam Boyu Başarı Ödülleri sunuldu. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak gerçekleşen törende, katkılarından dolayı pek çok kuruma teşekkür plaketleri verdiler.

İstanbul Caz Festivali'ne Destek Veren Kurumlara Teşekkür Plaketleri



İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na festival desteklerinden dolayı teşekkür plaketi takdim edilirken, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beylikdüzü Belediyesi, Hollanda Krallığı, Beyoğlu, Küçükçekmece ve Şişli Belediyesi’ne de katkılarından dolayı teşekkür edildi. . Ayrıca İKSV Konaklama ve Mekân Sponsoru The Marmara Group’a da desteklerinden dolayı teşekkür plaketleri verildi. SKAL İstanbul geçmiş dönem başkanlarından, Turizm sektöründe Başarılı yönetici The Marmara Group Chief Operating Officer (COO).  Ata Eremsoy plaketi aldı.



Festival Sponsorlarına Özel Teşekkür

31. İstanbul Caz Festivali'nin gerçekleştirilmesine yüksek katkıda bulunan Garanti BBVA, Volvo Car Turkey, Anadolu Efes, SNOC, RAMSEY, Mastercard ve Mey|Diageo’ya teşekkür plaketleri sunuldu. Plaketleri İKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak takdim etti.

 


Görkemli Açılış, Unutulmaz Bir Gece, Saint Privat ve Mojo 5 Sahnede

Törenin ardından, Avusturyalı topluluk Saint Privat ve Genç Caz+ grubu Mojo 5 izleyicilere unutulmaz bir gece yaşattı. Saint Privat, dinleyicilerini Fransa’nın güney sahillerine götüren melodileriyle büyük beğeni toplarken, Mojo 5'in enerjik performansı geceye renk kattı.



Sanat ve Kültürün Kalbi İstanbul’da Atıyor

31.İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında güncel müziğin yıldızlarını ve cazın önde gelen isimlerini müzikseverlerle buluşturacak. Festival, İstanbul'un kültürel ve sanatsal zenginliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Temmuz 2023 Cuma

Umut Notaları Projesi İmzalandı-Yılmaz Parlar


 

  Umut Notaları Projesi İmzalandı

Institut français Türkiye (IFT) ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ,Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro’nun da hazır bulunduğu, 06 Temmuz 2023 Perşembe günü İstanbul'daki Fransız Sarayı'nda yapılan "Umut Notaları" projesinin tanıtım toplantısı sonrası protokol imzalandı.



Sayısız, kültür projeleri, kaliteli etkinlikleri ile sanat dünyasına hizmet veren Institut Français Türkiye Genel Direktörü Sylvie Lemasson ve sanata destek mekanizmalarını harekete geçiren, sanatların desteklenmesinde ve finansmanında sanatın desteklenmesi fonlarına katlıları yadsınamaz olan İKSV adına İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer aralarında piyanist Can Çakmur’un olduğu projenin anlaşma protokolünü imzaladı.

6 Şubat 2023'te bu yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak, ülkemizde meydana gelen iki yıkıcı depremin ardından, milyonlarca insanı etkileyen, evsiz bırakan çok üzücü olayda, hayatta kalanların barınak ve yiyeceğe erişimine yurt içi ve yurt dışı pek çok yardım elleri uzandı.

Fiziksel sağlıkla beraber ruhsal, zihinsel sağlığın zarar görmesi, iyileştirme kapsamında, sanatçıların yardım çağrısına yanıt vermek amacıyla, elli yılı aşkın bir süredir İstanbul Film, Klasik Müzik, Caz ve Tiyatro Festivalleri ile İstanbul Sanat Bienali gibi Türkiye’nin en önemli uluslararası etkinliklerini düzenleyen, kâr amacı gütmeyen özel bir kurum olan İKSV (İstanbul Kültür Sanat Vakfı, aralarında Hatay (Antakya), Kahramanmaraş ve Adıyaman’ın da bulunduğu depremden etkilenen on bir ilde bulunan, üniversite bölümleri ve müzik okulları öğrencileri için bir dayanışma projesi başlatıyor.

Institut français Türkiye (IFT) ile birlikte İKSV ve özel ortakları, mümkün olduğunca çok kişiye enstrüman bağışlamak istiyor. 

Fransız Metz-Grand Est Ulusal Orkestrası, bu dayanışma girişimini büyütmek için 6 Temmuz’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle CRR Konser Salonu’nda dayanışma konser geliri “Umut Notları” projesine bağışlanacak. 


Bu konser, Gautier Capuçon, Ibrahim Maalouf veya Ophélie Gaillard gibi ünlü Fransız sanatçıları harekete geçirecek olan ve halen yapım aşamasındaki daha büyük bir sanatsal programın ilk aşaması olacak. 



Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro Umut Notaları projesinin lansmanındaki açılış konuşmasında; 

Umut Notları projesinin lansman konferansı için hepiniz Palais de France'a hoş geldiniz diyerek  "Şimdiye kadar olağanüstü bir çalışma yürütüldü ve somut neticeler elde edildi. Bu proje, Türkiye ile Fransa arasındaki işbirliğini ortaya koymuş oldu. Bir an önce umut notalarının yükselmesini istiyor, depremden etkilenen bölgelere katkıda bulunmayı umuyoruz.Türkiye'deki yeniden kültürel inşa sürecine destek vereceğiz. Ünlü Fransız şarkıcı Zaz'ın da projeye destek verecek. Bugün Fransız ve Türk kültürü bir araya geliyor, hem kalben hem de fiilen birlikte hareket ediyoruz." dedi

İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer proje hakkında özet bilgiler paylaştı.

Soru cevap bölümünde sorumuzu yönlendirdiğimiz Metz Kültür başkanlığına Unesco tarafından Kültür şehri Metz gibi bir Hatay görmek istediğimizi kendim adına aktardım.

Gerçektende; Kültürel sermaye birikimi ve ekonomik kalkınma arasında anlamlı bir bağ olduğu muhakkakdır. Pek çok ülkenin son yıllarda önceliği “gayrimenkul odaklı kalkınma projeleri” yerine “kültür odaklı kentsel gelişim projelerine” yer vermekte olduğu görülmektedir.

Almanya (Ruhr Havzası), İngiltere (Glasgow, Liverpool, Londra), İspanya (Bilbao) ve Fransa (Metz ve Lens bölgeleri), gibi gelişmiş ülkeler işsizliğin arttığı, sosyal katılımın azaldığı bölgelerde kültür ve sanatsal yatırımlarla kentsel canlanma yaratmaya çalışmakta, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi petrol zengini Arap ülkeleri ise sadece petrol gelirleri ile yetinmeyip ülke gelirlerini çeşitlendirmek amacı ile kültürel yatırımlara öncelik vermektedirler (Abu Dabi’de Gugenheim ve Louvre Müzelerinin şubeleri, Katar’daki İslam Sanatları Müzesi vs).



Türkiye merkezli Fransız şirketleri dahil projeye destek veriyor.

İmza töreninde konuşan proje elçisi Can Çakmur Depremin ardından 4-5 ay geçmişken bölgeyi kültür ve sanatla yeniden kurabileceğimize dair bir inanç taşıdığını, öğrenci ve eğitmene enstrüman desteği hedeflerini dile getirdi

Hatay Akademi Orkestrası Sanat Yönetmeni ve Kurucusu Ali Uğur ile Metz Grand East Ulusal Orkestrası Sanat Yönetmeni ve şefi David Rehland birbirlerine karşılıklı yerel enstrüman hediye etti.

Uzun soluklu bir sponsorluk ve destek projesi Deprem bölgesindeki çocukların yeniden müzik yapmalarına yardımcı olmak için bağışınızı “Umut notaları” projesi için açılan aşağıda belirtilen hesaba gönderebilirsiniz! TL HESAP BİLGİLERİ Hesap Adı: İstanbul Kültür Sanat Vakfı Banka Adı: Garanti Bankası Banka Şubesi: İstanbul Kurumsal IBAN TL : TR98 0006 2000 3810 0006 2492 84 Açıklama : Umut notaları

yilmazparlar@yahoo.com



22 Aralık 2022 Perşembe

Summart-Kökleri Toprakdan Uzak-Yılmaz Parlar


 

  Summart-Kökleri Toprakdan Uzak

Ruanda Fahri Konsolosu Zeynep Bora’nın icra direktörlüğüğünü yaptığı Summart Sanat Merkezi yine mükemmel bir sergiye ev sahipliği yaptı.



Seçil Büyükkan sanatcının “Kökleri Toprakdan Uzak”  isimli sergi açılışına  Başda Art Tv ve Ekav Vakfı kurucusu İnci Aksoy Televizyon Programcısı İsmail Küçükkaya olmak üzere İş ve sanat Dünyasının ünlü isimleri akademisyenler elit sanatsever davetliler katıldı.



Ağaçları kökleri görünce Descartes gözlemleri ve Van Gogh'un Efsane son resimlerinden biri olan ağaç köklerini hatırlatdı.

Descartes, felsefenin tamamı bir ağaca benzer: kökleri metafiziktir, gövdesi fiziktir ve gövdeden çıkan dalların tümü diğer bilimlerdir.

Felsefe ağacının kökleri hangi toprakta tutunur? Kökler -ve onların aracılığıyla tüm ağaç- besleyici sularını ve güçlerini hangi topraktan alıyor? Toprağa gizlenmiş olan hangi element ağacı destekleyen ve besleyen köklere girer ve burada yaşar?... 

Van Gogh'un tarihi tablolarından biri olan sanat dünyasına bırakdığı miras eseri kökler ve gövdelerin pitoresk bir kombinasyonunu akla getiriyor. 

Sanatcı Seçil Büyükkan ile yaptığımız söyleşide Uzak doğu felsefesinden yola çıkarak aldığı ilhamla Kökleri işlemiş.



Kökler topraktan ayrılmış boşlukta sallanıyor. Resimler  birçok yönden benzersizlik yaratıyor. Güçlü vuruşlar yerine daha naif çizimler yer alıyor tablolarda, kaos derlemelerle seyirciyi düşünceye bırakıyor.

Toprağı incelediğimizde;Topraklar çeşit ve yapılarına göre farklı su tutma kapasitesine sahiptir. Toprağın bu özelliğine uygun olarak her bitki, kendisi için gerekli olan su miktarını temin edebilmek için toprağın çeşitli derinliklerine kadar uzanan, çok çeşitli tipler gösteren ve oldukça geniş bir alana yayılabilen kökleri taşır. Toprağın derinliklerinde bulunan en küçük su damlacığından bile yararlanmaya çalışırlar. 



Güçlü kökleri olan bir ağaç, en şiddetli fırtınaya dayanabilir, Derin kökleri olan küçük bir ağaç türbülansta sığ kökleri olan büyük bir ağaçtan daha iyi durur. 

Köklü Ağaç fazla dal ve kökle güçlenen bir ağaç gibi, kendi toprağımızda tutunmamız gerekiyor. Ağaçta olduğu gibi insanda da durum aynıdır. Yüksekliğe ve ışığa ne kadar yükselmeye çalışırsa, kökleri dünyevi söze, özlü söze, karanlığa, derine, kötülüğe o kadar şiddetle mücadele eder. Kökenlerimizi reddettiğimizde, hangi toprağın ekilmiş olduğunu görürsek onun ürünü oluruz; Ödünç alınan besinleri ödünç alınan köklerle tükettikçe yapraklarımızın renkleri değişen bir ağaç gibi büyürüz. 

Seçil Büyükkan eserlerini kendi ifadesiyle özetle; “Kökleri topraktan uzak bir ağacın eğilimi köklerini toprağa ulaştırma çabasıdır.

İnsanın üzerine düşündüğü en eski konular, doğum-yaşam ve ölümdür. Düşünme bir dizge olarak, insanı, içinde olduğu dünyanın gerçeklerini kavramada somut varoluştan soyut kavramlara yöneltir. İnsansız bir dünyanın varlığı olasıdır, canlılık döngüsü bir zincirini yitirir sadece. Böyle bir dünya tasavvuru, insanın düşünme eyleminin de yokluğuyla, neden-sonuç ilişkisinin karşılıklı ve belirli kurallarla düzen içinde yaşanması olarak açıklanabilir.”

yilmazparlar@yahoo.com

 

22 Ağustos 2021 Pazar

OSMANLI SARAYI MUTFAĞI KİTABI-Yılmaz Parlar


 


OSMANLI SARAYI MUTFAĞI

Her şefin her aşçının her yemek yapanın okuması gereken kitap…

İstanbul kalbindeki, turizmin göz bebeği Sultanahmet Küçük Ayasofya caddesi No 6’da  Bulunan Sultan Köşesi Restaurant-Hotel sahibi, araştırmacı yazar, gazeteci, Recep İncecik, 400 sayfayı aşkın Osmanlı Sarayı Mutfağı kitabını yazıyor.




İlk taş baskısı melceü't tabbahin adlı, basılan ilk yemek kitabından, Atatürk’ümüzün baş aşçısı yemek kitabına kadar çok geniş Osmanlı ve günümüz yemek kitap koleksiyonuna sahip Recep İncecik’in, Osmanlı Sarayı Mutfağı kitabın özgün sanatsal sayfaları sanatcı İsmet X Bilen tarafından tasarlanıyor.

Çok ilginç Koleksiyonda, Osmanlı dönemdeki yiyecek içecek mekanların envanteri olan kitabda verilen vergiler dahi mevcut. Günümüzde bırakın yiyecek mekanları sanayinin bile bir envanteri yok.



Yazar Recep İncecik Osmanlı Saray Mutfak konusunda bir otoriter,

Kitab, yemek sanatıyla birlikde, “Resim, günlük tutmanın başka bir yolu" diyen Pablo Picasso’nun Türkiye Pablo Picasso’su Uluslararası ünlü çok yönlü İsmet X Bilen, plastik resim sanatı ile birlikde heykeltıraşlık, mozaik ve duvar resimleri sanatlarınıda beraberinde icra eden dev sanatcının ara sayfalardaki resimlediği, özgün Osmanlı saray figürleri bütünleşiyor.

Yazar Recep İncecik Osmanlı Saray Mutfak konusunda bir otoriter, tüm tarifleri yıllarca yüzlerce deneyimlemiş gerçek ölçülerine erişmiş hem akademiye hemde endüstriye ışık tutacak feyz alınacak nitelikleri taşıyan duayen biri.

Aslında Osmanlı Saray Mutfak Gastronominin merkezi. Sunduğu şeyler sadece sizin damak zevkinize yönelik değil, temel olarak tüm duyularınıza (koku, görme, ses, dokunma) yöneliktir. Yenilikçi yemek pişirmesini gıda psikolojisi ile ilgilenen nörogastronomi adı verilen yeni ortaya çıkan yeni bir bilim dalı ile ilişkilendirebilirsiniz.




Vücudumuz aynı tadı kaydeder, ancak beynimiz farkı anlayabilir

Tat ve lezzet çok farklı iki şeydir: Tat, yalnızca beş unsurdan oluşan bir deneyimdir: tatlı, tuzlu, acı, ekşi ve ağızda kalan, boğazda bile hafif bir tat bırakan bir lezzete sahip umami.

Lezzet, aynı anda tattan daha geniş ve daha güçlü bir özelliktir; yemek yeme şeklimizi yaratmak ve kontrol etmek için duyularla ve onların ilişkili özellikleriyle hafıza, deneyim, nörobiyoloji birleşir.

Gıda üreticileri, doğuştan arzuladığımız yağ ve şeker yerine margarin ve yapay tatlandırıcılar gibi ikameler kullanarak, tat alma duyularımızı kandırarak bizi daha sağlıklı diyete yönlendirmeye çalışmak için yıllarını harcadılar. Vücudumuz aynı tadı kaydeder, ancak beynimiz farkı anlayabilir

Osmanlı Saray Mutfağı, beden yerine beyine odaklanarak yeme alışkanlıklarımızı farklı bir şekilde değiştirebileceğimizdir.

Bu neden önemli? yapay ikame maddelerinin çoğunun, orijinal üründen daha kötü olmasa da, aynı derecede zararlı olduğu ortaya çıktı.

Gerçek şeker, gerçek enerji, gerçek yağlar ve tuzlar ve tüm lezzet gamını kullanın, ancak daha düşük miktarlarda, sonucun tadını güzelleştirecek ve beyne gerçek enerji sinyalleri göndererek hem psikolojik hem de fiziksel olarak tatmin edici bir deneyim yaratacak şekildedir. Ses, görüntü ve sıcaklık gibi şeyler de zihnimizin tatları nasıl algıladığını etkiler. 

Her kariyerde, zanaatı geliştirmek ve yeni beceriler geliştirmek önemlidir  Mutfak sanatlarında en iyi şefler sürekli öğreniyor ve büyüyor, kendi alanlarındaki en iyi kitapları ve literatürü okuyorlar.



Osmanlı saray Mutfağı kitabında bunları bulacaksınız.

Yemeklerinize baharat karıştırmak gibi uygun pişirme tekniklerini öğrenmek ve ardından pratik yapmak önemli olsa da, öğrenme yolculuğunuz tencere ve tavaların ötesine geçmelidir. Okumak ve sürekli eğitim, mutfak sanatlarında ustalaşmak ve en iyi şef olmak için eşit derecede önemli bileşenler olmalıdır.

Osmanlı saray Mutfağında bunları bulacaksınız. İşte kütüphanedeki bilginizi genişletecek en iyi şef kitabı. Bu gerçek lezzetle nasıl pişirileceğini anlamak için eksiksiz bir kitap. 

Bu kitap, malzemelerin birbirleriyle nasıl etkileşime girdiği ve doğru sıcaklığın önemi gibi pişirme konusunda bilimsel bilgiler sunuyor. Pişirmenin arkasındaki bilimi daha iyi anlamak istiyorsanız, teknik jargona takılmadan, bu muhtemelen okuyacağınız en erişilebilir ve kullanışlı şef kitabıdır.

Mutfak sanatları çalışmanız ömür boyu sürecek bir öğrenme yolculuğuna dönüşmelidir. Sektörü ve potansiyelini daha iyi anlamanın yoludur.



5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmaları olan Ressam  İsmet XBilen

Sultan Köşesi restaurantdaki konsepte uygun, 5.500 metre kareyi aşan, duvar resim çalışmaları olan İsmet XBilen ressam tarafından restauranta  yapılan duvar resimleri, sosyal, kültürel ve turizme ekonomik faydaların yanı sıra pozitif ruh sağlığına olumlu olarak katkıda bulunuyor. Resimlerle betimlenen, yapılan Osman saray figürü grafiti çalışmalar, sanata ve yaratıcı ifadeye erişilebilirliği sunuyor. Böylelikle, Sultan Köşesi restaurant Mekanına benzersiz, atmosfer kazandırmış.

Kitaplar bizim zenginliğimiz, maneviyatımız ve en değerlerimizdir. Kitaplar olduğu sürece bir geleceğimiz var demekdir.

Bilgilendirici bir derlemenin yanı sıra, kitapla ilgili en iyi şeylerden biride, Recep İncecik’in sadece yiyecekler ve tarifler üzerinde çalışması değil, aynı zamanda Sarayın kültürel açıdan zengin yaşam tarzınıda yansıtmasıdır.

Kısacası, yemek kültürü hakkında daha fazla bilgi edinmek için yemek yapmayı seven herkesin okuması gereken bir kitap.  

yilmazparlar@yahoo.com